AL-FOR
Lore
Lore
Al-Hap'ın tarumar edilmesinin üzerinden 117 yıl geçti. Ateşin çocukları sahte hak dinin yayılmasının önüne geçmişti. İnsanlara masum gelen eylemler gözüktüğü saldırganlıkla son bulmamıştı. Ağaçlarla beraber çocuklar kadınlar katledildi. Evler yakılıp yıkıldı. "Hak" dine olan inanç gittikçe azaldı. Elbet felaketler soykırımlar hayatta her zaman yer bulmuştu. Ancak dökülen kanlar akan yaşlar biten hayatlar... Bunlar çok fazlaydı ve artık bir çare bulunmalıydı. Peki neydi bunun sebebi? "Hak" din sahibi Overdose! Kanlar akarken yaşlar dökülürken çocuk çığlıkları savaş meydanlarında koparken Overdose bu anları gülerek izledi. Evet hak din vardı, hak din yayılmıştı doğru yolun bu olduğuna inanılıyordu.Ancak overdose gerçek yüzünü gösterene kadar. Kaçırılan çocukları ve insanları köle pazarlarında sattı.Öldürdüğü çocukların organlarını sattı. Bir yarımadayı kana buladı. Bunların tamamını hak din hurafesiyle yaptı. İnsanlar gerçeği görmeye başladı çocuklarını kadınlarını kaybeden babaların gözünü kin bürümüştü. Ve bu kin çok geçmeden nefrete ve bir devrin kapanıp yeni bir devirin açılmasına neden olucaktı. Halk artık gerçeği görüyordu ve artık bu duruma dur deme vakti gelmişti. İsyanlar başlamış, "Al-Hak" kiliseleri ateşe verilmiş, dökülen onca kana rağmen. bu dine inanan cahiller katledilmişti. Bu sırada Overdose, yaşanan bunca olaydan sonra köyden kaçmaya karar verdi. Başarılı'da oldu fakat saklandığı mağrada çok kısa sürede bulundu ve öldüresiye dayak yedi..
Ve o gün gelmişti, İblis'in yeryüzüne inmiş hali, kutsal diyarı kaosa sürükleyen Overdose adlı yalancı yakalanmıştı. Tanrı Culeus'un emriyle azap dolu bir ateşin içine atıldı külleri kozmozun dört bir tarafına götürüldü ve haber verdi; artık yalan din Al-Hap sona ermişti!
(Overdose'nin ölümünden yıllar sonra)
Kullarının bitap düşmüş hallerine acıyan Culeus bu aciz kullarına son kez mesaj iletmeye karar verdi. Fakat önce bir katip seçmeliydi
Bu seçilen katip; dürüst, güvenilir, saf biri olmalıydı çünkü Tanrının mesajını eksiksiz bir şekilde halka iletmelydi...
Tanrı onu seçti.. onu.. Herşeyden aciz, karanlık bir harabede kalan Zekonu.. ölüm döşeğinde olan Zekonu.. Ruhu saftı, Halkında Tanrının varlığını kabul eden tek kişi oydu Diğerleri gerçek hakikat olan tanrının yolundan sapmışlardı lakin bu yaptıklarndan dolayı onları yargılayamayız çünkü Overdose gibi bir şeytana inanmışlardı ve bedelini çok ağır ödediler. Başta Tanrı insanları yaratmadan önce herkese Tanrının tek olduğunu, Tanrının kullarına sonsuz sevgi beslediğini, Tanrının çocuğunun olmadığını, Tanının sonsuz güce sahip olduğunu, Tanrının sonsuz affedici olduğunu ve en önemlisi Tanrının istediği tek dinin *AL-FOR* olduğunu öğütlemişti ama Overdose gibi
şeytanın yeryüzündeki çocukları bu bilgileri hepimize yüzyıllar boyunca unutturdu. Buna dayanamayan Tanrı Culeus, Katip seçtiği kuluna yani Zekon'a sadece 1 kelime fısıldadı "Hatırlat." dedi. Zekon ürperek "Neyi?" diye sordu. Tanrı "Benim size öğütlediğim hakikati hatırlat!" diyerek cevap verdi. Zekon emin değildi delirdiğini düşünmeye başlamıştı "Ben nasıl yapabilirim ki ben sadece aciz ve hastalıklı bir adamım benim yapabileceklerim çok kısıtlı." dedi Tanrı ise "Beni hatırlayabildiysen herşeyi başarabilirsin. Unutma benim katımda tek din Al-For'dur." dedi. Zekon bu konuşmadan sonra Al-Foru kurmak için plan yapmaya koyuldu. Fakat nasıl kuracağı hakkında hiçbir fikri yoktu ve tek dostu olan tanrıya yani Culeus a tekrar sordu; Ne yapacağım? Dedi Zekon Culeus şöyle cevap verdi: İnsanlık yaratılmadan önce sana, size öğütlediklerimi hatırlat. Ya bana inanmazlarsa dedi Zekon Culeus dediki sen sadece bahset eğer sana inanmazlarsa ben sana yardım edeceğim dedi. Bunun üzerine Zekon dışarı çıktı meydana gidip anlatmaya başladı "TANRI TEKTİR! TANRI BİZİ SONSUZ SEVGİSİ İLE KUTSANMIŞTIR! TANRI BİZİ TERK ETMEZ! ONA GERİ DÖNÜN!" Diye bas bas bağırıyor ama kimse onu umursamıyordu. Fakat bir süre sonra ağzı yüzü yara bere içinde olan bir adam "Madem Tanrı bizi terk etmez bunu kanıtla" dedi Zekon gözlerini yumdu ve Culeusa yalvarmaya başladı. Gözlerini açtığında önündeki yara bere, toz, kir içindeki adam bir anda iyileşmiş onlarca insan ağzı açık olanları izliyordu. Culeus ve Zekonun bu mucizesi üzerine onlarca kişi Al-For u benimsemişti hatta yaymaya başlamıştı aradan uzun bir zaman sonra Zekonun isteği üzerine iman edenler Ulu Ararat dağının eteklerinde toplanmış Zekonun ne söyleyeceğini merak ediyorlardı, derken bir gölge belirdi ve o an gelmişti Zekon dışarı çıktı ve İman edenlere dönüp şöyle dedi:"YAŞA AL-FOR"İman edenler bunun üzerine tek bir ağızdan çığırdılar "YAŞA AL FOR, YAŞA AL FOR, YAŞA AL FOR" (Yâkil 01)
Al-For'un kuruluşundan sonra yıllar geçmişti ve Al-For çok büyük bir topluluk haline gelmişti. Bu sürede Zekon, Kihan gibi pek çok dost edinmişti Doselius gibi düşmanlarda... Al-For kuruluşundan beri pek çok savaş görmüş, savaşların yanı sıra Zekon bir çok hastalıkla uğraşıyordu Tanrı onu seçmeden önceki hayatındaki onlarca sıkıntı ve hastalık peşini bırakmamış gün geçtikçe daha da ölümcül hale gelmişti. Doseliusa gelirsek.. oda Overdose gibi şeytanın bir çocuğuydu ondan farksızdı kendi menfaatleri uğruna çocukların, masum çocukların bile canına kıymaya hazırdı fakat Overdose yüzünden halk çok cahil kalmış, okuma yazmayı bile bilmemekteydi. Doselius bu durumu çok iyi değerlendirdi göz boyayarak insanları kendi dinine mensup ediyor, onların ruhları bile duymadan el altından zaten zar zor toparlanmış olan halkı soyuyordu. Zekon bu duruma ne kadar müdahale etmek istesede yaşadığı savaşlar ve kaybettiği dostlarının acısı hastalıklarını çok etkilemiş ve onu yatalak etmişti Zekon artık sonunun geldiğini anlamış bu davasını en yakın dostu olan Kihana emanet edip aciz ve saf ruhunun bu acılar ile dolu olan dünyadan göçüp gitmesini bekledi. Sonunda o acı gün gelmişti Zekonun ölümü Al-For camiasında domino etkisi yaratmıştı.. Zekoun cesedi Ulu Ararat dağının tepesine tanrı Culeusun huzuruna bırakıldı.. Zekonun ölümü savaşlarıda beraberinde getirdi fakat bu savaşların çoğu Al-For'un aleyhine işledi, Kitab-ı For katip Zekon'un ölümü ardından sıra sıra 3 taşıyıcıya emanet edilmişti bunlar Zekon'un en yakını Kihan, Kihan'ın kardeşi ve seçkin bir tüccar olan Recbel, Recbel'in çocuğu Tulata'ydı. Fakat bu Taşıyıcılar Kitab-ı For'un kayboluşuna engel olamamıştı Kitab-ı For'un kayboluşunun ardından Al-For'un hatıratları sadece efsane olarak anılırdı ta ki Kagan'ın Kitab-ı For'u geçmişte Ararat adı ile bilinen bir dağda bulanakadar Kagan Kitab-ı For'u okumuş ve Culeus,Zekon ve Al-For'a iman etmişti şimdi ona gereken tek şey sadık dostlardı...
İşte evlat Al-Hap’ın yokoluşu Al-For’un ise başlangıcı yüzyıllardır böyle bilinir.